Müzik

Eski ruhlar, genç sesler: Neo-soul

Eski ruhlar, genç sesler: Neo-soul
Literal
  • PublishedMayıs 1, 2025

Bir müzikal geçmişin tozlu sayfalarını silkeleyip onu hafızalarda yeniden canlandırmadan önce kararlı bir şekilde konuşulması gereken bir konu var; o da 90’ların ortasında R&B’nin kurtarılmaya ihtiyacının olmadığı.

Gelecek yıllarda daha da kuvvetlenerek ana akımı ele geçirecek ticari gücüyle R&B, ‘keyfine diyecek yok’ denebilecek bir dönem geçiriyordu. Aaliyah herkesi mutlu edebilen parçalarını piyasaya sürüyor, Mary J. Blige acısını hip-hop şişesine dolduruyordu. 90’larda, R&B’deki cool imaj gangster’ların yaptıklarıydı ve bu imaj birçok yenilikçi prodüktör tarafından şekillendiriliyordu. Teddy Riley, Babyface, Jermaine Dupri ve Timbaland gibi isimler siyah müzikteki kalite kontrol ekibiydi.

Yükselen ruh

Bu prodüktörlerin yarattığı parlak ve ticari R&B sound’una karşı daha derinden gelen bir ses, bu sıralarda köklü bir geleneğe yeni bir ruh üflüyordu. Yayın dalgalarına hükmeden ana akım anlatılara karşı neo-soul sanatçıları, 70’lerin soul estetiğini diğer geleneklerden gelen unsurlarla birleştirerek çağdaş bir varyantını yaratmak üzere sahneye çıktılar. Neo-soul; Marvin Gaye’in gözlemleri ve kişisel anlatıları kaydederken dönemin sosyal mücadelelerine ruh veren müziğini yarattığı zamanlara göz kırpmayı seçti.

Bu yeni sound uzak bir diyardan değil, progressive soul ve caz-funk köklerinden geliyordu. 90’lara kadar Sade, Soul II Soul ve Omar gibi İngiliz soul sanatçılarıyla; Prince, Tony! Toni! Toné! ve Me’Shell Ndegeocello gibi öncülerle şekillendi. Neo-soul’a önayak olanlar, çoğunlukla 70’lerin Black Power bilinçlenmesi ve zengin soul geleneğiyle büyüyen ailelerin çocuklarıydı. Bu kültürel miras, D’Angelo, Maxwell, Erykah Badu, Lauryn Hill ve Jill Scott gibi sanatçıların dünya görüşlerine ve yaratıcılıklarına ilham oldu.

D’Angelo

Geri değil, yeni geldik

D’Angelo, Maxwell ve Erykah Badu gibi sanatçılar, 60’ların soul yıldızlarını anımsatan vokalleriyle Brown Sugar (1995), Maxwell’s Urban Hang Suite (1996) ve Baduizm (1997) gibi çok ses getiren albümlere imza attılar. Böylelikle bu yeni bilinç hâlinin niş bir tür değil, eleştirel ve ticari olarak uygulanabilir bir güç olduğunu ortaya koydular. ‘Neo-soul’ etiketi, müziğin ruh dolu geçmişini takdir ederken aynı zamanda geleceğe de seslenen yenilikçi tutumunu pazarlamak isteyen Motown Records yöneticisi Kedar Massenburg tarafından yaratıldı.

Erykah Badu ve D’Angelo gibi sanatçıların arkasındaki isim olan Massenburg, türdeki soul, R&B, caz ve funk’ın benzersiz bir şekilde harmanlanmış unsurlarını tanımlama gayretini gösterdi. Ancak müzik dünyası bu retro sese yer açarken, Pitchfork yazarı Clover Hope, yeni soul sanatçılarınının R&B’yi temellerine geri döndüren kurtarıcılar olarak sunulduğunu ve bunun da zaten türü şekillendiren yenilikçi bakışı göz ardı ettiğini eleştiriyor. Sunulanın aksine, pek çoğu için neo-soul yalnızca geleneği yansıtan ve onu ileri taşıyan bir müzikti.

This image has an empty alt attribute; its file name is LITERAL-980x251-v4_1.gif

Sınırlandırabildiklerimizden misiniz?

Müzikal türler, yön bulmayı kolaylaştırmak için isimlere ihtiyaç duyar. Neo-soul, bu nedenle ortaya çıkan son yeni türü adlandırmak için kullanışlı bir etiketti fakat topluluk içinde bir pazarlama taktiği olarak görüldü. Çoğu sanatçı müziklerini basitçe ‘soul’ veya ‘R&B’ olarak tanımlamayı seçti çünkü bu etiketin soul müziğinin bir noktada sona erdiği mesajını verdiğine inandılar. Massenburg için belki bu bir geleneği koruma içgüdüsüydü ancak siyah müzik sürekli olarak kalıplarını yok etmenin yollarını buluyordu. Zaten caz, soul, R&B ve hip-hop arasındaki çizgiler hiçbir zaman keskin bir şekilde çizilmemişti.

Erykah Badu
Erykah Badu

Siyah müziğin bu bulanık haritasında ‘neo-soul’un first lady’si’ olarak anılan Badu; her zaman sınıflandırmanın dışına çıkmak için şekil değiştirenlerden, siyah olmanın ve siyah müzik yapmanın ne anlama geldiğini karmaşıklaştırmak için çabalayanlardan oldu. Baduizm de onun yeniden keşfetme ritüelinin başlangıcıydı.

Kelefa Sanneh’nın aktardığına göre, o, şarkıcı olmadan önce rapçi ve dansçıydı. Dallas’ın işçi sınıfı bir mahallesinde, Stevie Wonder, Marvin Gaye ve Chaka Khan ile büyüdü. Hip-hop’un yükselişine şahit olan Badu, New York hip-hop’unun cazibesine kapıldı. Bugün bakıldığında, Badu’nun müzikal tarzının 80’lerin yumuşak armonilerine dayandığı da belirgin bir şekilde duyulabiliyor. Yani, Baduizm, Roy Ayers’a olduğu kadar kendine has, alçakgönüllü bir hip-hop havalılığına da borçluydu. 

Kolektif vizyon: Soulquarians

1998 yılında, neo-soul hareketi zirveye yaklaşırken, benzer düşünen sanatçılardan oluşan bir kolektif, dalgayı daha da yükseltmek için bir araya geldi. Kendilerine Soulquarians adını verdiler ve Jimi Hendrix’in kurduğu Electric Lady Studios’ta çağın en gösterişli kayıtlarından bazılarını birlikte ürettiler.

Common’ın Like Water For Chocolat, D’Angelo’nun Voodoo ve Badu’nun Mama’s Gun gibi en eşsiz çalışmalarını aynı anda bu stüdyoda yarattılar, kendi aralarında riff ve groove takasları yaptılar. Baskın duygu, o dönemin hakim ticari moduna ters düşen bir kanaatle yaratıcı bağımsızlıktı. 

Soulquarians & Erykah Badu

Bu yeni yorum salt bir soul meşalesi olmadığı için yazılı kuralları da takip etmedi. Kendine özgü bir kimliğe sahip belirgin bir alt tür olmakla birlikte hip-hop ile güçlendi. Russell Elevado, “Bu insanların bir vizyonu vardı ve aynı vizyona sahip insanları buluyorlardı. Bunun nedeninin 70’lerin funk kayıtlarından ve R&B’den geldiğini düşünüyorum. Ancak hip-hop’un, bu insanları bir araya getiren asıl unsur olduğuna eminim” diyor stüdyo günlerini anlatırken. Rhys Thomas da karmaşık melodilere, dinamiklere ve canlı enstrümantasyonun zengin dokularına yönelen Soulquarians’ı, çağdaş hip-hop’ta geniş yer bulmuş bu tercihlerin, caz ve soul etkisinin bekçisi olarak görmenin abartı olmadığına değiniyor. Var oldukları kısa süreye rağmen Soulquarians’ın izleri, müziğin ne kadar iş birlikçi olabileceğinden bugünün müzik kolektiflerine kadar açıkça görülebiliyor.

Yeni kuşakla post-etki: Neo olmadan da soul, hip olmadan da hop, R olmadan da B

2000’lerin başında, hareket kısa bir düşüş yaşadı. Tyler Lewis’in dediği gibi, “Zaten açık sözlü ve karmaşık siyahi sanatçılarla baş etmekte zorlanan müzik endüstrisi, pazarlama kampanyalarını tamamen reddeden bu muazzam yetenekli bireylerle ne yapacağını bilemedi. Albümleri rafa kaldırıldı, geciktirildi ya da yeniden düzenlendi. Sanatçılar büyük plak şirketlerinden çıkarıldı ve kendi başlarına devam etmek zorunda kaldılar. Bu da 21. yüzyılın ilk on yılını, endüstrinin kendisi için en az ‘soul dolu’ on yıl hâline getirdi.”

Ana akım müzik, sosyal bilinçten ziyade kaygısız bir coşkunluğu öne çıkaran pop etkili R&B hibrit tarzlara yöneldi. Ancak Badu gibi sanatçıları bir zamanlar temsil ettikleri türden bağımsız yaratıcı güçler olarak kendilerini kabul ettirmeleri için özgürleştirdi. Hatta, Sanneh’in kaleme aldığı Badu portresi, müziğinin daha eski moda hâle geldiği için değil, sınıflandırılması zorlaştığı ve belki de tadını çıkarması kolaylaştığı için artık “neo” eklemesinin çıkarılmasını öneriyor. 

Little Simz reveals empowering new track 'Woman'
Little Simz reveals empowering new track ‘Woman’

2000’lerin ikinci on yılına gelindiğinde 90’ların çağdaş soul estetiği dönüşmeye başladı. Sanatçılar yeni türlerle kaynaşıp ileri teknolojilerle denemeler yaptıkça farklı yönlere ilerlediler. Neo-soul’un geçmişe dönük vokalleri ve canlı enstrümantasyonu kültürel önemini bir derece kaybetti. Yine de serüvenin sesi Frank Ocean, Kendrick Lamar, Anderson .Paak, Thundercat, Little Simz ve Tyler, The Creator’ın son çalışmalarında güncellenerek yükselmeye devam ediyor. Ayrıca, Badu’nun neo-soul içindeki rolü onu bugünün canlı soul sahnesinin bir vizyoneri yaptı ve bu etki hâlâ Janelle Monàe, Solange, Charlotte Day Wilson ve daha birçok sanatçı aracılığıyla yankılanıyor.

Solange’ın 2016’da çıkardığı A Seat at the Table gibi albümler benzer şekilde siyah müziğin gücünü bir merhem olarak kullanıyor. Kısacası, birçok müzik türü gibi neo-soul da ölmedi; sadece gelişti ve mevcut eğilimlere uyum sağladı. Kendisinin daha yeni bir versiyonu olarak Hiatus Kaiyote, Cleo Sol, Yaya Bey, Olivia Dean, SZA ve Jorja Smith gibi isimlerle yeniden doğuyor ve yaratılıyor.

This image has an empty alt attribute; its file name is LITERAL-980x251-v4_1.gif

Longing For Better Content?

No one belongs here more than you do.

Read thought-provoking articles that dissect everything from politics to societal norms. Explore critical perspectives on politics and the world around us.

Want more?

Also, you can follow us on Instagram 

FacebookTwitterPinterestLinkedInShare
Literal
Written By
Literal

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BECOME A LITERAL INSIDER
Join the list updates and exclusives: